Ripple Solutions'ın kapsamlı eğitim programı FluenceIN Akademi'nin nasıl ortaya çıktığını biliyor muydunuz? Aslında bu, Kurucu Dilara Karaçoban'ın hikayesi. Disiplinli ve sistemli çalışmanın bir Influencerın başarısına nasıl katkı sağlayacağına dair önemli ipuçları içeren yazımızı okuyun ve siz de kendi başarı hikayenizi yazın.
Merhaba ben Dilara Karaçoban. FluinceIn Akademi’nin fikir annesi. Bugün gururla dönüp baktığım bu projenin hikayesini anlatacağım size. Önce kendimden bahsedeyim.
Ben profesyonel olarak; kurucusu olduğum “Ripple Solutions” eğitim ve danışmanlık şirketi ile 10 yıldır kurumsal yönetici danışmanlığı yapmaktayım. İzmir’de yaşıyorum. Aynı zamanda Endüstri mühendisliği bölümünde yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. Daha öncesi ise 9 yıllık tam bir kurumsal beyaz yaka hayatı.
Ben aslında istatistikçiyim. ODTÜ istatistik bölümünden mezun olduktan sonra yine orada başladığım MBA yüksek lisansımı, bir yandan çalışma hayatına atılarak tamamladım ve kariyer yolculuğum başladı. Yaklaşık 20 yıllık bu süreçte birçok kurum, kuruluş, yönetici ve ekiplerin yol arkadaşlığını yapmaktayım. Bu süre içinde kuruluşların ihtiyaçlarını temel alarak onlarca akademi ve gelişim programı tasarladım. Temel mottom; “yapmadan tam öğrenemezsin.”dir. Kariyerim temel olarak fabrikalar, holdingler, kamu ve kobiler gibi kurumsal yapılarda şekillendi.
Özellikle Covid-19 sürecinde kuruluşların ve buralarda çalışan bireylerin plansız bir değişim dönemine kontrolsüzce girmesiyle hayatlarında oluşan belirsizlik faktörünün, onlarda yarattığı kaygıyı gözlemledim. Bununla birlikte yoğunlaşan “mevcudu sorgulama, kendini bulma ve arayış” hikayelerine tanık oldum. Ve Covid bitip de yeni normale başladığımızda artık bir eğitmen olarak kendimi güncellemiş olmam gereken başlıklar vardı:
Bu konular ile ilgili 2 kitap bana ilham vermiştir.
Mavi Okyanus Stratejisi (2005, Profesör W. Chan Kim ve Rénee Mauborgne): Kitap şu soru üzerine düşünmeyi sağlıyor:
“Kanlı köpekbalığı istilasına uğramış "Kızıl Okyanus" larda hayatta kalmak için mücadele etmek yerine, neden rekabetin çok az olduğu veya hiç olmadığı "Mavi Okyanuslar" a geçilmesin?”
İkincisi ise bir çocuk kitabı. (Çocuk kitaplarının biz yetişkinlere hala öğretmekte olduğu çok şey var, sizlere de tavsiye ederim)
Peynirimi Kim Kaptı? : Kitap değişimle ilgili tüm gerçekleri; kahramanları bir labirentte karınlarını doyuracak "Peynir"i arayan dört sevimli karakter olan bir öyküyle anlatıyor. Peynir, elde etmeye çalıştığımız isteklerimizin simgesi. Labirent ise, bu isteklerimizin peşine düştüğümüz yeri temsil eden metaforlar.
İşin özeti, bir eğitmen olarak değişimin kendisini anlatmak benim için değişime ayak uydurmanın ta kendisi olmuştu. Birlikte çalıştığım her ekipten ayrılırken, ben de kendi mavi okyanusumu arama heyecanına kapılmıştım.
Ve benim ilham perilerim kulağıma bir gün spor yaparken fısıldadılar. O gün aynı zamanda güncel haberleri takip ediyordum ve sıra sosyal medya fenomenlerine yönelik, biraz da magazinvari haberlere gelmişti. Listede ne kadar çok isim vardı. Birden aklımda sorular belirmeye başladı:
Eğer öyle ise çok hazırlıksız yakalanıyor olmalılar diye düşündüm. Mesela kendileri için bir çalışma modelleri yok, amaçları yok, hitap ettikleri kitlelere dair hiçbir analiz yapmamışlar, onlara nasıl hitap edecekleri konusunda düşünmemişler. Sadece anlatmak istedikleri bir şeyleri var (ki bence bu çok değerli) ve oldukları gibi başlamışlar. Mesela, takipçi sayısı artınca da bunun tam zamanlı bir iş olması gerektiğini anlamışlar. Strateji, marka yönetimi, sosyal medya araçlarının kullanımı, dijital yöntemler, kişisel gelişim, hitap etme, zorbalık, yasal yükümlülükler, muhasebe…. gibi kavramlar bir anda hızlıca hayatlarına girmiş. Ve takipçi devamlılığı için durup, düşünmeye zaman kalmamış. Adeta yüksek bir tepeden kontrolsüzce düşen bir kaya gibi savrulabileceklerini hayal ettim.
Bir an kurduğum bu empatinin beni kaygılandırdığını fark ederek, silkelendim ve yaratıcı tarafımı devreye sokacak sihirli soruyu kendime sordum:
“Influencerlar için ne olmuş olsaydı bunlar yaşanmazdı?”
Veee bingo.
...Bir akademi programı..
Ben kendimi bu durumun bu kadar dışında hissederken aslında benim de onlara anlatacak ne çok şeyim olduğunu fark ettim. Bir akademi programı tasarlasaydım onlara neler sunmak isterdim?
Liste uzadıkça içerik neredeyse kredili bir akademi programı gibi oldu. Bu konuyu programına dahil eden bir üniversite olabilir düşüncesiyle yerli ve yabancı tüm siteleri taradım. Henüz bunu bir meslek sertifikası ile sunan bir akademi programına rastlamadım. Ama geleceğin meslekleri arasında yerini almaya başlamış. Çünkü birçok firma pazarlama stratejilerini influencer pazarlama kanalları ile oluşturmuş durumda. Aşağıdaki istatistikler konuya dair ilgimi daha da yoğunlaştırdı:
Dijital Pazarlama Enstitüsü İstatistiklerine Göre:
Sonsöz;
Her influencer bir konuda etkileyici olmak istiyor şüphesiz. Bu konuda eminim çok şey düşünerek başlıyorlar. Tüm bu bilgiyi terazinin bir kefesine koyalım. Bunlar kitleleri etkileyecek nitelikte mi? sorusu bu serüvenin başarı oranını etkiliyor şüphesiz.
Ancak terazinin diğer tarafı ise yukarıda sıraladığım meziyetlerle dolmaya başlıyor. Ve eğer bu taraf boş kalır ise denge sağlanamıyor. Tam da bu nedenle, “her başarılı influencer aynı zamanda bir iş insanıdır.”
İşte hikaye böyle başladı…
Dilara Karaçoban
FluinceIn Akademi Kurucusu